4. Bölüm
Türk işletmelerinde gelecek yönetimi ve algılamalar
Türk işletmeleri, hem bütün pazar
içinde hem de aynı iş kolundaki hızla artan rakipleri arasında öne çıkmak
istiyorlarsa farklı olmak, geleceklerini doğru yönetmek, ürettikleri ürün ve
hizmette farklılık ve yenilik yaratmak zorundadırlar. Bireysel düzeyde,
kişilerin bir parçası olan gelecek planlaması ve yönetimi, innovasyon, çalışma
hayatı söz konusu olduğunda acaba işletmelerimizde çalışan bireylerce,
yöneticilerce nasıl algılanıp uygulanıyor? İşletmelerimizde bu sorunun cevabı
nelerdir? Birkaç adımda cevapları aramaya çalışalım,
A- Çalışanların ve yöneticilerin gelecek yönetimine yaklaşımı
Gelecek yönetimi aslında tüm
yöneticilerin her an içerisinde yer aldıkları bir süreç. Yaşanılan bu sürecin
çok fazla rutinleri içerisinde barındırması yöneticilerin gelecek konusunu
farklı yorumlayıp algılamalarına yol açıyor. “Yarın ne olabileceğini tam olarak
bilemiyorum ama tahminde bulunabilirim”, hep karşılaşılan bir davranış
tarzıdır. Bu nedenle yarından ve gelecekten bahsedildiğinde yönetici
belirlemesi ve gerçekleştirmesi gereken hedeflerden söz etmek yerine kurtarıcı
olarak tahmin kelimesine sarılıyor. Gelecek ile ilgili yöneticilerin ısrarla
üzerinde durdukları konu da geçmiş bilgilerinden yola çıkarak bir trend
oluşturmak. Bu trende paralel olarak da gelecekle ilgili tahminler yapmaktır.
Bu nedenle yöneticiler tahmin tekniklerini önemsemektedirler. Özellikle de
döviz fiyatlarıyla ilgili tahminler oldukça ciddiye alınmaktadır. Global
yapılan çalışmalar az işlem gerektirmesi ve kolaylığı ile rağbet görmektedir.
Ancak, havada kalan ve muhasebe sistemi sonuçlarıyla birebir
karşılaştırılamayan global çalışmaların yapılması özellikle planlama bölümünün
ciddiyetini ve yapılan çalışmaların güvenilirliğini tartışılır hale
getirmektedir.
Bu durumun ortaya çıkmasına neden olan bazı unsurlar ise,
Yönetici çalıştığı işte bir
profesyoneldir. Yönetici emeği karşılığı ücretle çalışan biridir. Uygun
olduğunu düşündüğü ve gördüğü her şeyi kendi başına yapma serbestliğine ve
gereken herşeyi isteğine göre şekillendirebilme hakkına tam olarak sahip
değildir. Yönetici yapılması gerekenleri yani görevini minimum riskle yerine
getirmeye çalışır. Yüksek işsizlik oranı ile işlerinin yarınlarından bile emin
olmamaları onların temkinli davranmalarına neden olmaktadır.
Yöneticilerin faaliyet sonuçlarında hâkimiyeti
sınırlıdır. Kendi kişisel hayatında olduğu gibi her girdiyi çıktıyı,
zamanında her ayrıntıyı bilemez. Faaliyetlerinin sonuçlarını muhasebe
sisteminde doğrudan takip edebilecek ne zamana ne de eğitime sahiptir.
Faaliyetlerinin sonuçlarını gönderilen raporlardan, zamanın gerisinden izler.
İş hayatında oluşan rakamları zamanında görememek de yöneticinin doğru
sonuçlara göre karar vermesini geciktirir, hakimiyetini azaltır.
Yönetici kendi iş alanından
sorumludur. Yetki ve sorumluluk alanları ve sınırları yönetmelikler veya
yazılı olmayan kurallar ile belirlenmiştir. Kendi alanları dışında işletme
içinde veya dışında ne ile karşılaşacağını kestiremezler. Bütünü ve bütün
içindeki katkı payını tam olarak görememek onların karar vermesini zorlaştırır
ve geri adım atmasına yol açabilir.
İşletmedeki kurumsallaşma seviyesi
önemlidir. Gizlenen faaliyetler ve işlemler, karar yetkisini sıkı sıkı
elinde tutan iş sahipleri, işletmelerimizde sıkça görülen bir durumdur.
Gelecekle ilgili son kararı patronun vereceği düşünülerek gelecek yönetimi
konusunda yapılacak çalışmaların ister istemez boşa harcanan zaman olarak
görülmesine ve yeterli ilgi ve ciddiyetle yaklaşılmamasına yol açabilir.
İşletmede tepeden inme zorlama
çalışmalar kabul görmemektedir. İşletmenin gereksinimleri söz konusu
değilse, tüm birimlerin ve yöneticilerin çabası ve katılımı ile ortaya
çıkarılmamış ise ister istemez bu tür çalışmalar kabul görmemekte tepki çekip
itilebilmektedir. İş sahiplerinin veya tepe yöneticilerin innovasyon ve gelecek
yönetimi konusunda yerleştirmeye çalışacakları sistemler, fikirler
paylaşılmadığı ve benimsenmediği sürece ileriye gidememektedir. Ayrıca tepeden
belirlenen hedeflerde genellikle hoş karşılanmamakta motivasyonu da olumsuz
etkilemektedir.
Gelecek ile ilgili yapılacak
çalışmaların performans değerlemede kullanılması da önemlidir. Gelecekle
ilgili yapılan her çalışmanın performans değerlendirilmesinde kullanılması
yöneticilerin bu durumu işletme aleyhine kullanmasına da neden olmaktadır.
Çalışma kapasitelerini genellikle düşük göstererek belirli bir kapasite standardı
oluşturmaları karşılaşılan bir durumdur.
B-İşletme
sahiplerinin gelecek yönetimine yaklaşımları
Bu kısımda önce yaşanılan ve hala devam eden ekonomik
şartları incelemek gereklidir. Bu şekilde konu daha açık olarak görülecektir.
Sermaye hareketleri ile ortaya çıkan krizler sonrasında İMF
desteği ile ihtiyacı olan kısa vadeli finansman gereksinimini karşılayan
devlet, yaptığı stand-bye anlaşmalarına paralel olarak sosyal devlet niteliğini
de azaltmak zorunda kaldı. Arttırılan ve genişletilen tüketici vergileri ile
bütçesi artı değerler veren bir devlet ortaya çıktı. Anlaşmalar paralelinde
özelleştirmeler her alanda uygulamaya alındı. Yatırımların artışı ve sermayenin
geri hareketi ile piyasada artan paranın neticesinde kredi faizleri geçmiş
yıllara göre hayal edilemeyecek seviyelere düştü. Satın alma gücünün düşmesiyle
tüketimde azaldı. Arttırılan emlak ve belediye vergileri ile oluşan büyük
kaynakla yerel yönetimlerin çeşitli yatırımları başlatıldı.
Tüm bu gelişmelerin sonucunda kapanan birçok işletmeye
rağmen birçok yeni işletme kuruldu ve hızla büyüdüler. Krizler sonrası ortaya
çıkan ve devam eden işsizlik ve hızla artan nüfus nedeniyle işletme sahipleri,
- Nitelikli işgücünü daha az maliyetle istihdam etmeye başlandılar
- Ucuz işgücünün desteklediği Çin ekonomisi dünya pazarlarına çok
uygun fiyatlarla mal üretir ve satar hale geldi. İşletmelerimiz bu pazarı tüm
dünya ile birlikte keşfetti.
- Özelleştirmeler ve yatırımlar
için yabancı ortaklarla ortaklıklar kurdular, devlet ve yerel yönetimlerle daha
fazla iş yapmaya başladılar.
- Uygun pazarlarda işletmeler satın almaya veya ortaklıklar
kurmaya başladılar
- Birçok işletme sahipleri siyasilere ve devlete daha yakın
durarak krizleri ihaleler yardımıyla kolaylıkla atlattılar, beklenenin tersine
büyüdüler.
- Krizden etkilenerek kapanan işletmeleri daha uygun şartlar
ile satın aldılar
Gelinen noktada gelecek yönetimini bu şekilde ihaleler
yardımıyla büyüyen işletmelerin fazla ciddiye alma olasılıkları yoktur. Bu
sayılan yolların dışında rekabeti ciddiye alan diğer işletmelerin sahipleri
gelişmeleri takip ederek gelecek yönetimi konusunda adımlar attılar. Farklı
periyotları kapsayan planlar onların gelecek yönetiminde attıkları en önemli
adımlar oldular.
Bazı işletmelerde kısa vadeli geleceği planlamak için bütçe,
bütçe raporlama, bütçe konsolidasyon, bütçe finansman, uzun vadeli geleceği
planlamak için de stratejik planlama, farklılaşma ve yenilik yaratmak için iş
geliştirme, Ar-Ge gibi öncü bölümler oluşturulmuştur. Bu bölümler gelecek ile
ilgili çalışmaları düzenler, organize eder ve birleştirir, bölümlerin
oluşturduğu çalışmaları konsolide ederek bütünleştirir. Fikir üretmek bu
birimlerin esas görevleri gibi düşünülmüştür.
Maliyet oluşturmaması için veya eski klasik anlayışa bağlı
kalarak gelecek yönetimi ile ilgili birim oluşturulmamış işletmelerde ise mali
işler ve finansman bölümlerinin görev tanımları arasına bütçe hazırlanması da
konulmuştur. Tüm bilgiler bu bölümlerde olduğu mantığı ile hareket edilerek bu
bölümlerin gelecek ile ilgili çalışmaları yapmaları da doğal kabul
edilmektedir. Tüm gider çalışmalarının mali işler bölümü tarafından
projelendirilmesi beklenmektedir. Kısa vadeli faaliyet planları diğer birim
yöneticilerinin doğrudan sorumluluk alanı içine girmemektedir. Uzun vadeli
gelecek yönetiminde ise üst kademe yöneticiler doğrudan görevlendirilmektedir.
Vizyon, misyon, stratejik plan çalışmaları üst kademede kabul görmektedir.
Bunların dışında innovasyon
konusunda ciddi eğitimler alınmaya başlandı. Özellikle verimliliği, takım
ruhunu oluşturmaya yönelik eğitimler ağırlık kazandı.
Sonuç
Gelecek yönetimi işletmelerce
günlük faaliyetlerin zararsızca atlatılabilmesi olarak görülebilir. Ancak
unutulmaması gereken bazı gelişmeler var,
- Ekonomi ve siyasetin öncülük ettiği dünya pazarlarındaki
hızlı gelişmeler artık işletmelerin içinde yaşadığı mevcut şartları hızlı
etkiliyor.
- Artan dünya nüfusu ile paralel
olarak artmayan kaynakların paylaşımı konusundaki kavga kızıştıkça rekabet
artıyor.
- Araştırma ve geliştirmeye gelişmiş ülkelerce aktarılan
kaynaklar onların yenilik, farklılık, keşif ve icatlar konusunda düzenli olarak
bir kaç adım önde olmalarını sağlıyor.
Gelecek yönetimi konusunda
yaşayıp sonuçlara katlanmak artık pahalı bir yöntem. Rekabete dayanabilmek
benzer güçlere sahip olmakla sağlanabilir. Bu güçleri oluşturmak için,
- İşletmenin faaliyetleriyle yeni
kaynak yaratabilmesi,
- Çalışanların işletme faaliyetlerine hâkim olmaları, her
adımın getir ve götürüsünü bilmeleri
- İşletmenin bütün olarak hareket
etmeyi öğrenmesi,
- Her bölümün işletme içindeki temel görevinin bilincinde
olması
- İşletme içi tamamlayıcılığın ve
bilgi paylaşımının var olması
- Gelecekle ilgili gelişmeler
düşünülerek simülasyon çalışmalarının düzenli yapılması gereklidir.
Yaşam simülasyon sistemi işletmelere
bu gücü oluşturmaları için destekleyici bir sistemdir. Bu sistem ile işletme
gelecek yönetimini daha kolay gerçekleştirecektir. Faaliyetlerde sağlayacağı hâkimiyet
ile en başından farklılaşma, faaliyetlere yeni gözle bakma ve takım ruhu ortaya
çıkacaktır.